KÜFÜR
(BAKARA
suresi 192. ayet)
فَاِنِ
انْتَهَوْا فَاِنَّ اللّٰهَ غَفُورٌ
رَحٖيمٌ
Eğer onlar (savaştan
ve küfürden) vazgeçerlerse, (şunu iyi bilin ki)
Allah çok bağışlayandır, çok merhamet edendir.
*
(ÂLİ
IMRÂN suresi 176. ayet)
وَلَا
يَحْزُنْكَ الَّذٖينَ يُسَارِعُونَ فِى
الْكُفْرِ اِنَّهُمْ لَنْ يَضُرُّوا
اللّٰهَ شَيْپًا يُرٖيدُ اللّٰهُ اَلَّا
يَجْعَلَ لَهُمْ حَظًّا فِى الْاٰخِرَةِ
وَلَهُمْ عَذَابٌ عَظٖيمٌ
Küfürde
yarışanlar seni üzmesin. Onlar, Allah’a hiçbir
şekilde zarar veremezler. Allah, onlara ahirette bir pay vermemek
istiyor. Onlar için büyük azap vardır.
*
(NİSA
suresi 46. ayet)
مِنَ
الَّذٖينَ هَادُوا يُحَرِّفُونَ الْكَلِمَ
عَنْ مَوَاضِعِهٖ وَيَقُولُونَ سَمِعْنَا
وَعَصَيْنَا وَاسْمَعْ غَيْرَ مُسْمَعٍ
وَرَاعِنَا لَيًّا بِاَلْسِنَتِهِمْ
وَطَعْنًا فِى الدّٖينِ وَلَوْ اَنَّهُمْ
قَالُوا سَمِعْنَا وَاَطَعْنَا وَاسْمَعْ
وَانْظُرْنَا لَكَانَ خَيْرًا لَهُمْ
وَاَقْوَمَ وَلٰـكِنْ لَعَنَهُمُ اللّٰهُ
بِكُفْرِهِمْ فَلَا يُؤْمِنُونَ اِلَّا
قَلٖيلًا
Yahudilerden öyleleri
var ki, (kelimeleri yerlerinden kaydırıp) tahrif ederek onları
anlamlarından uzaklaştırırlar. Dillerini eğip bükerek ve
dine saldırarak “İşittik, karşı geldik”, “İşit, işitmez
olası!” “Râ’inâ” derler. Hâlbuki onlar,
“İşittik ve itaat ettik; dinle ve bize bak” deselerdi, bu
kendileri için daha hayırlı olurdu. Fakat Allah, küfürleri
yüzünden kendilerini lânetlemiştir. Bu yüzden
pek az iman ederler.
*
(NİSA
suresi 143. ayet)
مُذَبْذَبٖينَ
بَيْنَ ذٰلِكَ لَا اِلٰى هٰؤُلَاءِ وَلَا
اِلٰى هٰؤُلَاءِ وَمَنْ يُضْلِلِ اللّٰهُ
فَلَنْ تَجِدَ لَهُ سَبٖيلًا
Onlar küfür
ile iman arasında bocalayıp dururlar. Ne bunlara (mü’minlere)
ne de şunlara (kâfirlere) bağlanırlar. Allah, kimi
saptırırsa ona asla bir çıkar yol bulamazsın.
*
(MÂİDE
suresi 41. ayet)
يَا
اَيُّهَا الرَّسُولُ لَا يَحْزُنْكَ
الَّذٖينَ يُسَارِعُونَ فِى الْكُفْرِ
مِنَ الَّذٖينَ قَالُوا اٰمَنَّا
بِاَفْوَاهِهِمْ وَلَمْ تُؤْمِنْ
قُلُوبُهُمْ وَمِنَ الَّذٖينَ هَادُوا
سَمَّاعُونَ لِلْكَذِبِ سَمَّاعُونَ
لِقَوْمٍ اٰخَرٖينَ لَمْ يَاْتُوكَ
يُحَرِّفُونَ الْكَلِمَ مِنْ بَعْدِ
مَوَاضِعِهٖ يَقُولُونَ اِنْ اُوتٖيتُمْ
هٰـذَا فَخُذُوهُ وَاِنْ لَمْ تُؤْتَوْهُ
فَاحْذَرُوا وَمَنْ يُرِدِ اللّٰهُ
فِتْنَتَهُ فَلَنْ تَمْلِكَ لَهُ مِنَ
اللّٰهِ شَيْپًا اُولٰـئِكَ الَّذٖينَ
لَمْ يُرِدِ اللّٰهُ اَنْ يُطَهِّرَ
قُلُوبَهُمْ لَهُمْ فِى الدُّنْيَا
خِزْىٌ وَلَهُمْ فِى الْاٰخِرَةِ عَذَابٌ
عَظٖيمٌ
Ey Peygamber! Kalpten
inanmadıkları hâlde, ağızlarıyla “İnandık” diyenler
(münafıklar) ile Yahudilerden küfürde yarışanlar
seni üzmesin. Onlar (Yahudiler) yalan uydurmak için
(seni) dinlerler , sana gelmeyen bir topluluk hesabına dinlerler.
Kelimelerin (ifade içindeki) yerlerini bildikten sonra
yerlerini değiştirir ve şöyle derler: “Eğer size şu hüküm
verilirse, onu tutun. O verilmezse sakının.” Allah, kimin azaba
uğramasını istemişse artık sen onun için asla Allah’a
karşı hiçbir şey yapamazsın. Onlar, Allah’ın kalplerini
temizlemeyi istemediği kimselerdir. Onlara dünyada bir
rüsvaylık, ahirette ise yine onlara büyük bir azap
vardır.
*
(MÂİDE
suresi 61. ayet)
وَاِذَا
جَاؤُكُمْ قَالُوا اٰمَنَّا وَقَدْ
دَخَلُوا بِالْكُفْرِ وَهُمْ قَدْ
خَرَجُوا بِهٖ وَاللّٰهُ اَعْلَمُ بِمَا
كَانُوا يَكْتُمُونَ
(Yanınıza) küfürle
girip yine (yanınızdan) küfürle çıktıkları
hâlde, size geldiklerinde “İnandık” dediler. Allah,
onların saklamakta oldukları şeyi daha iyi bilir.
*
(ENFÂL
suresi 39. ayet)
وَقَاتِلُوهُمْ
حَتّٰى لَا تَكُونَ فِتْنَةٌ وَيَكُونَ
الدّٖينُ كُلُّهُ لِلّٰهِ فَاِنِ
انْتَهَوْا فَاِنَّ اللّٰهَ بِمَا
يَعْمَلُونَ بَصٖيرٌ
Baskı ve şiddet
kalmayıncaya ve din tamamen Allah’ın oluncaya kadar onlarla
savaşın. Eğer (küfürden) vazgeçerlerse, şüphesiz
ki Allah onların yaptıklarını hakkıyla görendir.
*
(TEVBE
suresi 74. ayet)
يَحْلِفُونَ
بِاللّٰهِ مَا قَالُوا وَلَقَدْ قَالُوا
كَلِمَةَ الْكُفْرِ وَكَفَرُوا بَعْدَ
اِسْلَامِهِمْ وَهَمُّوا بِمَا لَمْ
يَنَالُوا وَمَا نَقَمُوا اِلَّا اَنْ
اَغْنَٰیهُمُ اللّٰهُ وَرَسُولُهُ مِنْ
فَضْلِهٖ فَاِنْ يَتُوبُوا يَكُ خَيْرًا
لَهُمْ وَاِنْ يَتَوَلَّوْا يُعَذِّبْهُمُ
اللّٰهُ عَذَابًا اَلٖيمًا فِى الدُّنْيَا
وَالْاٰخِرَةِ وَمَا لَهُمْ فِى الْاَرْضِ
مِنْ وَلِىٍّ وَلَا نَصٖيرٍ
Bir şey
söylemediklerine dair Allah’a yemin ediyorlar. Hâlbuki o
küfür sözünü söylediler ve (sözde)
müslüman olduktan sonra inkâr ettiler. Ayrıca
başaramadıkları şeye (peygamberi öldürmeye) de
yeltendiler. Sırf, Allah ve Resûlü kendi lütfu ile
onları zengin kıldığı için intikam almaya kalktılar.
Eğer tövbe ederlerse, kendileri için hayırlı olur.
Şayet yüz çevirirlerse, Allah onları dünyada ve
ahirette elem dolu bir azaba çarptıracaktır. Artık onlar
için yeryüzünde ne bir dost, ne de bir yardımcı
vardır.
*
(TEVBE
suresi 125. ayet)
وَاَمَّا
الَّذٖينَ فٖى قُلُوبِهِمْ مَرَضٌ
فَزَادَتْهُمْ رِجْسًا اِلٰى رِجْسِهِمْ
وَمَاتُوا وَهُمْ كَافِرُونَ
Kalplerinde hastalık
olanların ise, pisliklerine pislik katmış (küfürlerini
artırmış), böylece kâfir olarak ölüp
gitmişlerdir.
*
(NÛR
suresi 40. ayet)
اَوْ
كَظُلُمَاتٍ فٖى بَحْرٍ لُجِّىٍّ يَغْشٰیهُ
مَوْجٌ مِنْ فَوْقِهٖ مَوْجٌ مِنْ فَوْقِهٖ
سَحَابٌ ظُلُمَاتٌ بَعْضُهَا فَوْقَ
بَعْضٍ اِذَا اَخْرَجَ يَدَهُ لَمْ يَكَدْ
يَرٰیهَا وَمَنْ لَمْ يَجْعَلِ اللّٰهُ
لَهُ نُورًا فَمَا لَهُ مِنْ نُورٍ
Yahut
(inkârcıların küfür içindeki hâlleri)
derin bir denizdeki karanlıklar gibidir. (Bir deniz ki) onu dalga
üstüne dalga kaplıyor, üstünde de bulutlar var.
Karanlıklar üstüne karanlıklar. İnsan, elini çıkarsa
neredeyse onu bile göremez. Kime Allah nur vermezse, onun için
nur diye bir şey yoktur.
*
(ZUHRUF
suresi 33. ayet)
وَلَوْلَا
اَنْ يَكُونَ النَّاسُ اُمَّةً وَاحِدَةً
لَجَعَلْنَا لِمَنْ يَكْفُرُ بِالرَّحْمٰنِ
لِبُيُوتِهِمْ سُقُفًا مِنْ فِضَّةٍ
وَمَعَارِجَ عَلَيْهَا يَظْهَرُونَ
Eğer bütün
insanlar (kâfirlere verdiğimiz nimetlere bakıp küfürde
birleşen) bir tek ümmet olacak olmasalardı, Rahmân’ı
inkâr edenlerin evlerine gümüşten tavanlar ve
üzerine çıkacakları merdivenler yapardık.
*
(NÛH
suresi 25. ayet)
مِمَّا
خَطٖيپَاتِهِمْ اُغْرِقُوا فَاُدْخِلُوا
نَارًا فَلَمْ يَجِدُوا لَهُمْ مِنْ
دُونِ اللّٰهِ اَنْصَارًا
Hataları (küfür
ve isyanları) yüzünden suda boğuldular ve cehenneme
sokuldular da kendileri için Allah’tan başka yardımcılar
bulamadılar.
*
(NÂZİÂT
suresi 18. ayet)
فَقُلْ
هَلْ لَكَ اِلٰى اَنْ تَزَكّٰى
“Ona de ki: İster
misin (küfür ve isyanından) temizlenesin?
*
(BEYYİNE
suresi 1. ayet)
لَمْ
يَكُنِ الَّذٖينَ كَفَرُوا مِنْ اَهْلِ
الْكِتَابِ وَالْمُشْرِكٖينَ مُنْفَكّٖينَ
حَتّٰى تَاْتِيَهُمُ الْبَيِّنَةُ
Kitap
ehlinden inkâr edenler ile Allah’a ortak koşanlar,
kendilerine apaçık delil gelinceye kadar (küfürden)
ayrılacak değillerdi.