Şeri manası ise; Allah (c.c)’ın sevdiği, razı olduğu, kabul ettiği, emrettiği gizli ve açık bütün ameller ve sözlerdir. İşte bu, Allah (c.c)’ı tam manada sevmekle birlikte, tam manada O’na boyun eğmek ve itaat etmeyi de içine alır.
İbadetin sadece Allah (c.c)’a yapılması; ibadetin üç rüknu olan nüsuk, teşri ve velayetin sadece Allah’a yapılmasıyla olur.
Her kim Allah (c.c)’ın emirlerine itaat eder, boyun eğer fakat O’nun bu emirlerini sevmezse işte bu kimse Allah (c.c)’ın hükümlerini sevmeyen bir münafıktır. Her kim de Allah (c.c)’ın emirlerine itaat etmediği, O’nun şeriatine ve hükümlerine zahiren boyun eğmediği halde Allah (c.c)’ı sevdiğini iddia ederse, o ancak yalancı bir zındıktır.
Allah (c.c) şöyle buyuruyor:
“(Ey Muhammed!) De ki: “Eğer Allah’ı seviyorsanız bana uyun ki Allah da sizi sevsin.” (Ali İmran: 31)
İbni Kesir bu ayet hakkında şöyle dedi:
“Bu ayet, Allah (c.c)’ı sevdiğini iddia etmesine rağmen Muhammed (a.s)’in gösterdiği yola tabi olmayan kimsenin yalancı olduğunu göstermektedir. Bu kimse, Allah (c.c)’ı sevdiğini iddia etmekle birlikte, Muhammed (a.s)’in şeriatine, nebinin dinine bütün söz ve hareketleriyle uymadıkça iddiasında yalancıdır.” (İbni Kesir Tefsiri c: 1 s: 366)
Bu açıklamalardan, hayatı bütünüyle kapsayan her şeyin ibadet olduğu anlaşılmaktadır. Allah (c.c)’ı razı eden, kendisiyle Allah (c.c)’a yaklaşılan her söz, her amel veya inanç ibadet hükmünü alır.
Muhakkakki, bir kuldan sadece Allah (c.c)’a ibadet etmesi istenildiğinde, öncelikle ondan, ibadetin kapsamlı ve genel manası istenir. Bu; kulun, rükuda, secdede, boyun eğmekte, oruçta, hacda, adakta, sevgide, buğuzda, cihadda, fedakarlıkta, korkuda, tevekkülde, duada, ümitte, hüküm ve muhakemede ve bunlar gibi farz ve müstehap olan diğer bütün amellerde sadece Allah (c.c)‘a ibadet etmesi demektir. Allah (c.c)’ın şu sözü bu meseleyi en güzel şekilde ifade etmektedir:
“Ben, cinleri ve insanları sadece bana ibadet etsinler diye yarattım.” (Zariyat: 56)
İbni Kayyım bu ayet hakkında şöyle dedi:
“Allah (c.c), bu ayette cinleri ve insanları sadece kendisine ibadet etsinler diye yarattığını haber veriyor. İşte bu sebeble onlara rasuller göndermiş ve kitaplar indirmiştir. Zira onlar, bu gayeyle yaratılmıştır.” (Bedaiu’t Tefsir c: 4 s: 248)
Aynı şekilde Allah (c.c)’ın şu sözü de bu manayı ifade etmektedir:
“De ki: Namazım, kestiğim kurban, hayatım ve ölümüm Alemlerin Rabbi olan Allah içindir. O’nun hiçbir ortağı yoktur. Müslümanların ilki olarak bununla emrolundum.” (En’am: 162 –163)
İbni Cevzi bu ayetin tefsirinde şöyle dedi:
“Ayetin manası şöyledir: İbrahim (a.s) müşriklere şunu haber verdi: “Yaptığım işlerin hepsi, hayatımla ilgili herşey sadece Allah (c.c) içindir, O’ndan başkası için değil... Siz ise bu konularda O’na şirk koşuyor ve amellerinizi Allah’tan başkası için yapıyorsunuz.” (Zad’ul Mesir c: 3 s: 161)
Namaz, zekat, oruç, hac gibi ameller nasıl sadece Allah (c.c)’a yapılıyorsa, hayatın değişik meseleleriyle ilgili diğer ameller de sadece Allah (c.c)’a yapılmalıdır. Hatta ölüm bile... Kulun ölümü, zamanımızda adeta putlaştırılmış olan vatan, bayrak veya kafir bir lider için değil, yalnızca Allah (c.c) için olmalıdır.
İslam dininde ibadet; insanların anladığı gibi sadece namaz kılmak, oruç tutmak, haccetmek değildir. Daha geniş bir mana ihtiva eder. Allah (c.c)’ın şu sözü, bu meseleyi net bir şekilde ifade etmektedir:
“Oysa onlar doğruya yönelip her türlü şirkten temizlenmiş olarak yalnız Allah’a ibadet etmek, namazı kılmak ve zekatı vermekle emrolunmuşlardı. İşte bu, dosdoğru dindir!” (Beyyine: 5)
Bu ayetteki Allah (c.c)’a ibadet emri, bütün ibadetleri içine almaktadır. Allah (c.c)’ın, ayette namaz ve zekatı ayrıca bildirmesinin sebebi, bu ibadetlerin öneminden dolayıdır.
Rasulullah (s.a.s)’ın şu sözü bu ayetin ifade ettiği manayı desteklemektedir:
“İslam beş şey üzerine bina edildi: Sadece Allah (c.c)’a ibadet etmek ve O’ndan başkasını reddetmek, namaz kılmak, zekat vermek, beyti haccetmek ve Ramazan orucunu tutmak.” (Müslim)
Ayet ve hadiste namaz, oruç, zekat ve hac emirlerinin ayrıca zikredilmesi, bunlardan önce zikredilen ibadet emrinin tekrarı değil, bu ibadetlerin önemini bildirmek içindir.
İbadetin sadece namaz, zekat, hac ve oruçtan ibaret olmadığını, daha geniş manayı ihtiva ettiğini gösteren bir çok delil vardır.
Zaman geçtikçe kafir laik sistemler ve tagutların yardımcısı menfaat perest hocalar, sürekli ve yoğun bir şekilde insanları bu dinden saptırma ve cahilleştirme planları, faaliyetleri yaptılar. İnsanları saptırmak ve onlara taguti sistemlerin meşruluğunu kabul ettirmek için, bu sahte hocalara; profesör, doktor, alim, allame gibi sıfatlar verilerek dindeki mevkilerinin çok üstün olduğu imajı verildi. İşte bu hocalar (belamlar), bir çok şer’i terimin manasını daraltarak şeriattaki gerçek manalarını anlaşılmaz hale getirdiler. Saptırdıkları şer’i terimlerden bir tanesi de ibadet kelimesidir. İbadet kelimesi daha geniş manayı ihtiva etmesine rağmen, sadece mescidlerde yapılan bir takım amellerle sınırlandırdılar.
İşte bu sebeble insanların çoğu, ibadet denildiğinde sadece namaz, oruç, zekat, hac ve benzeri amellerin kastedildiğini zanneder. Bu anlayış onların inanç, düşünce, fikir ve davranışlarına yansımış ve sonuç olarak rükuda, secdede Allah (c.c)’a ibadet eden, fakat bazı ibadet çeşitlerini de Allah (c.c)’tan başkasına yapan, buna rağmen hak üzerinde olduğunu söyleyen insanlar türemiştir.
Böyle kimselerden birisine:
“Niçin bu konularda Allah (c.c)’tan başkasına ibadet ediyorsun?” diye bir soru yöneltilse, bu soruya karşılık size şaşkın bir vaziyette cahilce; dini siyasete karıştırma, dinle alakası olmayan şeyleri dine sokma ithamı yaparak cevab verir. Görülüyor ki, insanların ibadet konusunda cehaletleri çok büyüktür. Bu sebeple ibadetin ne demek olduğunu, hangi konularda Allah (c.c)’tan başkalarına ibadet ettiklerini, Allah (c.c)’la beraber ibadet ettikleri mahlukun kim ve neler olduğunu, ibadeti yalnızca Allah (c.c)’a yapmaları gerektiğini ve Allah’a nasıl ibadet edeceklerini onlara anlatalım ki, bu konuda cehaletlerini gidermiş ve hakkı ortaya koymuş olalım.
Allah (c.c) şöyle buyuruyor:
“Helak olan açık bir delilden dolayı helak olsun, yaşayan da açık bir delilden dolayı yaşasın!” (Enfal: 43)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder