İlmî, itikadi bir tehviddir bu. İlmî ve davranışsal bir tevhid. Diğer bir deyişle bu iki tevhid birbirinden ayrılmaz. Bilgide, ispatta, itikadda tevhid. İstekte, maksatta ve iradede tevhid.
Allah katında, O'na, O'nun zatında, sıfatlarında, fiillerinde ortağı, benzeri olmadığına, doğmadığına ve doğurulmadığına, ilmen ve itikaden inanılmadan tevhid gerçekleşmez. Aynı şekilde, niyet ve amel olarak, ibadet ve taati yalnızca Allah için yapmadıkça, O'na boyun eğmedikçe, O'na yönelmedikçe, O'na tevekkül edip, O'ndan korkup, O'ndan beklemedikçe bu tevhid yine gerçekleşmez.
İlk anlamdaki tevhid, İhlas suresinin tamamında, Âl-i İmran, Tâhâ, Elif Lam, Secde, Hadid surelerinin baş tarafında ve Haşr suresinin son bölümünde açıklanan tevhiddir. ikinci anlamdaki tevhid ise; Kafirun ve En'am surelerinin bütününde, A'raf suresinin ilk ve son bölümlerinde Yunus suresinin ilk, orta ve son bölümlerinde, Zümer suresinin ilk ve son bölümlerinde v.d. surelerde anlatılan ve Kur'an'ın davette bulunduğu tevhiddir. İbn-ül Kayyım, Kur'an bütün sureleri ile tevhidin her türünü de kapsamaktadır diyor.
Eski ve yeni birçok yazar birinci tür tevhide (itikadî tevhid), Rububiyyet Tevhidi, ikinci türe (amelî tevhid) ise; Uluhiyyet Tevhidi adını vermektedir.
Sanırım ki aziz okuyucu, bu iki terimin anlamının, Rabbinden bir delil üzre bulunman ve basiret sahibi olman için biraz daha aydınlatılması gerekiyor. Böylece yok olan delili ile yok olsun, yaşayan da delili ile yaşasın. Öyleyse, Rububiyyet ve Uluhiyyet Tevhidlerinin anlamı nedir?
18 Kasım 2007 Pazar
Nasıl Bir Tevhid?
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder