KUR'ANIN ANASI,TAHKİM (Hüküm) ÂYETLERİ.Âl-i İmran Suresi 7.Ayet:

BESMELE

بِسْمِ اللّهِ الرَّحْمـَنِ الرَّحِيمِ

18 Kasım 2007 Pazar

Rububiyyet Tevhidi

Bunun anlamı, Allah'ın (c.c.) göklerin ve yerin Rabbi, içindekilerinin Yaratıcısı olduğuna, bu alemin bütününün egemenliğinin O'nun olduğuna, tasarrufunda bir ortağı bulunmadığına, hükmünde hesap vermediğine, her şeyin Rabbinin O olduğuna, her canlıya O'nun rızık verdiğine, bütün işleri O'nun evirip çevirdiğine, yalnızca O'nun yükselttiğine ve alçalttığına, yalnızca O'nun verdiğine ve engel olduğuna, zarar ve yarar verdiğine, sadece O'nun izzetli ve zelil kıldığına, onun dışındaki her şeyin ne kendisi için ne de başkası için, ne bir hayra ne de bir şerre ancak Allah'ın dilemesi ve izniyle gücü yettiğine inanmaktır. Bu tür tevhidi, eskiden dehriyyun (zamana tapanlar) ve çağımızda da komünistler gibi materyalistler inkar etmişlerdir. Materyalistlerin, tipik örneği, alemin sakin olduğuna inanan seneviyyedir. Onlara göre, bir nur (ışık) tanrısı, bir de zulmet (karanlık) tanrısı vardır. Cahiliye arapları gibi birçok müşrik bu tür tevhidi kabul ediyor, inkar etmiyorlardı. Kur'an onlar hakkında da şöyle der: "And olsun ki onlara: 'Gökleri ve yeri yaratan, güneşi, ayı buyruğu altında tutan kimdir?' diye sorarsan, şüphesiz 'Allah'tır' derler." (Ankebut, 61) "And olsun ki onlara, gökten su indirip onunla, ölümünden sonra tekrar dirilten kimdir, diye sorarsan, şüphesiz Allah'tır derler." (Ankebut, 63) "Ey Muhammedi Biliyorsanız söyleyin, yer ve onda bulunanlar kimindir, de. Allah'ındır, diyecekler. Öyleyse ibret almaz mısınız, de. Yedi göğün de Rabbi, yüce arşın da Rabbi kimdir, de. Allah'tır, diyecekler. Öyleyse, O'na karşı gelmekten sakınmaz mısınız, de. Biliyorsanız söyleyin her şeyin hükümranlığı elinde olan, barındıran fakat himayeye muhtaç olmayan kimdir, de. Allah'tır, diyecekler. Öyleyse, nasıl aldanıyorsunuz, de."( Müminun, 84-89)''
Bu müşriklerin cevabıdır. Allah'ın evrenin Rabbliğini, her işi O'nun yaptığını kabul ettiklerini göstermektedir. Bu imanlarının bir gereği olarak yalnız O'na ibadet etmeleri, Rablerine ibadette başka bir ortak koşmamalarıdır. Ancak onlar tevhidin diğer kısmım, uluhiyyet tevhidini inkar etmişlerdir.

Hiç yorum yok: